İSTANBUL'UN FETHİ BAĞLAMINDA DEVLET FELSEFESİ

 
 
 
 
 
TİAV Çarşamba Konferansları 
"İstanbul'un Fethi Bağlamında Devlet Felsefesi"
 
Dr. Mehmed Niyazi ÖZDEMİR
(29 Mayıs 2013)
 

İstanbul Dünya'nın incisidir. Peygamber Efendimizin Hadis-i Şerif'inden sonra İstanbul Müslümanların hedefi olmuştu. II. Mehmet, Karaman seferindeyken, Bizans'ın kabul edilemez istekleri üzerine İstanbul'un fethi tetiklenmiştir.

İstanbul'un Fethini sağlayan topları döken, Saruca Muslihiddin'dir. Aynı  Saruca Muslihiddin, Rumeli Hisarı'nı da yapan büyük bir insandır. 

İstanbul'un fethini çok iyi idrak edebilmemiz için devletimizi tanımamız lazımdır. Biz enteresan bir milletiz. Bir kavimin millet olması için devlet kurması şart değildir. Dünyada pek çok medeniyetlere katkıda bulunmuş milletler devlet kurmamışlar, devlet kurma ihtiyacını da duymamışlardır. Bizim devletimizle milletimiz bütünleşmiştir. Nerede devletimiz yıkılmışsa 100-150 sene sonra milletimizde oradan silinmiştir. Biz devletsiz yaşayamayız. 

Bütün Avrupa dillerine bakınız Fatherland-baba vatan görürsünüz. Onlarda evvele vatan gelir. Fakat bizde devlet baba, ana vatan. Babanın koruyuculuğunda anavatan. Vatan bizde devlete bağlı olan bir şeydir. Vatan bizde devlete bağlı olan bir şeydir. Neden? Çünkü kader bizi Çin Denizinin dizi dibinde tarih sahnesine çıkarttı. Çinlilere göre bizim %7 civarında nüfusumuz vardı. İmkan bulduk Çin'e saldırdık, zoru gördük bozkıra çekildik. Bu hareketlilik bize, çok vatanımızı terk ettirdi. Ama biz varlığımızı, birliğimizi, dirliğimizi devletimizin bünyesinde muhafaza ettiğimiz için devlet kavramı bizde vatanın üzerine çıkmıştır. 751 Talas Meydan muhaberesinden sonra biz Müslüman olmaya başlamışız. Çin'in de tazyikiyle beraber batıya doğru kaymaya başlamışız. Bu sırada kalabalık Hıristiyan dünyasıyla karşı karşıya gelmişiz. Dolayısıyla o zamanda devlete sahip çıkmak dinimizin bir gereği gibi bize görünmüştür.

Değerli arkadaşlar benim ninem çok koyu Müslümandı. Odasına başında kasketli bir insanın girmesini istemezdi. Ama bilirdi ki bu kasketi bu milletin başına bu devlet koydu. Ama devlete düşman olmazdı. Her duasında Allah devlete millete zeval vermesin diye dua ederdi. Çünkü varlığımızı devletimize borçluyduk.
 
Şunun altını çizerek söylüyorum İslam'da devlet şekli, Kuran'da devlet sistemi yoktur. Avrupalılar bunu asırlarca İslam'ın bir nakisası olarak görmüşlerdir. Ama amme hukuku geliştikten sonra şuna vakıf olmuşlardır ki şekil kural, zaman ve coğrafyaya dayanmaz. Çünkü Ekvator için koyduğun bir kural kutuplar için koyacağın bir kurala ters gelebilir. Bugün mükemmel bulduğun bir kural 500 sene sonra milletin sırtına yük olur. Dolayısıyla İslam vahiy olduğu için bütün beşeriyete hitap etmek mantığında vardır. Bütün coğrafyalara hitap etmek mantığında vardır. Onun için bir devlet şekli yoktur.

Biz, 1500 yılında bilim bakımından Avrupa'dan fersah fersah öndeydik. Ancak şimdi çok geride kaldık. Bugünkü rakamı bilemiyorum ama 1989 rakamını veriyorum. 1989 senesinde Amerika Birleşik Devletleri pasaportunu taşıyanların ilmi makale sayısı 202.681, Alman  pasaportunu taşıyanların ilmi makale sayısı 72.159, şerefli Türkiye Cumhuriyeti'nin  pasaportunu taşıyanların ilmi makale sayısı  sadece 684. Şimdi aynı dünyada yaşıyoruz. Medeniyetler kavgası  oluyor. Bu ilimle mi medeniyetler kavgasındaki yerimizi alacağız?  Bu ilimle mi biz İstanbul'un fethini doğru düzgün öğreneceğiz? Bu ilimleri ilim yapmadığımız müddetçe Avrupalılar yazar, onların istediği şekilde İstanbul'un fethini biz öğrenir, bizden sonraki nesillere de anlatmaya devam ederiz.

Son söz, "kendini adam edemeyenler başkasının adamı olmaya mahkûmdurlar."
 
 

 

 

 

 
Sakarya Mahallesi Hacı Ayvaz Sokak No:9 Altındağ / ANKARA
Tel:0(312) 417 60 32 Fax: 0(312) 311 11 86